Barber’s Pole
Dünyanın birçok yerinde kullanılan silindirik berber dükkanı rabelasının anlamını araştırınca altından çok ilginç bir hikaye çıktı.
12. yy’da Katolik Kilisesi insan bedeninin dokunulmaz bir tapınak olduğu gerekçesiyle ruhban sınıfından doktorlara ameliyatı yasaklar, ve halkın temel tıbbi ihtiyaçlarının karşılanması için berberlere bir tür sertifika programı açılır.
Yani bu dönemde yaşasaydınız bir berber dükkanına girdiğinizde karşılaşacağınız soru “Saç mı, sakal mı, diş çekimi mi, çıban mı, kırık mı, kafa delme mi, ya da kan alma mı?” olacaktır. Hatta müslüman ülkelerde sünnete kadar yaygınlaşmıştı.
Berberlerin uyguladığı en yaygın tedavi yöntemlerinden biri de hastayı mikroptan arındırmak için kanını almaktır. Hasta, beyaz bir çubuğu sıkarak damarlarını çıkarır, berber damarı keser, kanı bir kaseye akıtır ve kanayan bölgeyi bandajla sarar.
Tabii bu yetkinlikte olmayan berberler de vardır. Doktor-berberler diğerlerinden ayrılmak ve müşterilerini çekmek için ortak bir işarete ihtiyaç duyarlar.
Hastanın sıktığı çubuğu simgeleyen beyaz bir silindir, kanlı bandaj için kırmızı sarmal şerit ve kanın aktığı kaseleri simgeleyen alt ve üst kapak birleşir ve “Barber’s Pole” ortaya çıkar.
Eğer Amerika’daysanız, buna bir de (vatanseverlikten olsa gerek) damarları simgeleyen mavi şerit eklenir. Tabii berberler bu işareti kullanarak vadettikleri hizmetlerden haberdarlar mı bilmiyorum, onu da bir sonraki traşta sorarsınız.